Bağırsak Stoması (Ostami)
Ekim 12, 2015
Kalın Bağırsak Kanseri
Ekim 12, 2015

Kıl Dönmesi

Kıl dönmesi, kılların kuyruk sokumu, kasık bölgesi, genital bölge, koltukaltı ve nadiren göbekte cilt altına geçip yara,apse ve fistül (tünel) oluşturmasıdır.

  • Diğer adları ‘dermoid kist’, ‘pilonidal sinüs’ veya ‘sinüs pilonidalis’yani cilt altı kıl yuvasıdır.
  • Sırt ve baştan dökülen kılların kuyruk sokumundaki iki kaba et arasındaki olukta (intergluteal sulkus), kıllı ve terli oluğa takılıp sürtünmelerle oluğun en dibindeki ter bezi deliklerinden vida veya matkap gibi dönerek cilt altı yağ dokusu içine hissettirmeden girmesi, delikler açması ve bu deliklere giren bakterinin de katkısı ile etrafı iltihaplanmasıdır.
  • Kıl dönmesi (sinüs pilonidalis) ilk olarak 1833 yılında tanımlanmıştır. 1950’li yıllarda kıl dönmesi hastalığının doğuştan olan kuyruk sokumundaki deri, yağ ve kıl hücrelerinin etkinliklerini kişi doğduktan sonra da devam ettirmeleri ile oluştuğu düşünülmüştür. Ancak, günümüzde bu hastalığın doğuştan gelmediği ve sonradan oluştuğu bilinmektedir, zira doğuştan olan fistüllerin kıl içermemesidir. Nadiren omurilikteki sinir köklerine dek ilerlediği bilinmektedir.
  • 16 ila 30 yaş arası kıllı ve hafif kilolu, genç erkeklerde cinsiyet hormonlarının kıl ve yağ bezlerini etkilemesi ile oluşur.
  • 40 yaş üzerindeki kişilerde nadiren görülür.
  • Batı toplumlarında kıl dönmesi (pilonidal sinüs) görülme sıklığı erkeklerde % 1 ve kadınlarda ise % 0.1 sıklıkta görülür.
  • Ülkemizde yapılan araştırmalarda genç erkeklerde kıl dönmesi görülme sıklığının % 10’a yaklaştığı, yani batı toplumunun yaklaşık 10 katı olduğu belirlenmiştir.
  • Beyazlarda görülür, siyahlarda ve Asya kıtasında nadirdir.
  • Kıl dönmesinde (sinüs pilonidalis) fistül ağızlarının yaklaşık % 80’i oluğun sol kenarında ve % 90’ı ise kıl giriş deliklerinin yukarı tarafında yer alır.

Nedenleri:

  • İşi gereği uzun süreli oturması gereken kişiler (şöför, sekreter, bankacı, mimar mühendis, vb.)
  • Kalça bölümünde fazla sürtünme olması
  • Fazla terleme
  • Şişmanlık
  • Hijyen eksikliği
  • Bölgesel travma
  • Vücudunun diğer bölgelerinde çıban sorunu olan kişiler

Kıl dönmesi, sıklıkla bir kıl kökünün iltihaplanması ve çıban (follikülit veya fronkül) oluşturması ile kıl kökü etrafında şişme ya da ödem yaratır ve kıl kökü tıkanır. Bu tıkanmış olan iltihaplı kıl kökü deri altı yağlı doku içine doğru patlar (rüptür) ve kıl kökü apsesi (pilonidal apse) oluşturur. Bu kıl kökü apsesi zaman içinde deri içinden bir tünel (sinüs) oluşturarak klasik kıl dönmesi (sinüs pilonidalis) sorununu oluşturur. Olguların yaklaşık % 90’ında bu tünelin (pilonidal sinüs), kılların ilerleme doğrultusu olan  hastanın başı yönünde, gittiği bilinmektedir. Bu nedenle sıklıkla delik ağzı makattan 5-8 cm uzaklıktadır, çok ender vakalarda tünel (pilonidal sinüs) yukarı değil de aşağıya doru büyür ve makattan 4-5 cm mesafede olabilir. Kıl dönmesi apsesi (pilonidal apse) cilde doğru kendiliğinden açıldığında kuyruk sokumu üzerinde tünel (sinüs pilonidalis) oluşmuş demektir. Böylelikle iki kaba et arasındaki oluktan (intergluteal sulkus) yanlara doğru tünel (sinüs pilonidalis) ilerler ve derideki ağzını yapar. Gevşek ve yumuşak kıllar kalçanın hareketleri ile sürtünme sonucunda bu tünel (pilonidal sinüs) içine çekilir veya emilir. Kıllar ucundan içeri girerler ve kök kısmı onların dışarı atılmalarını engeller ve böylelikle içeride hapis kalarak adeta bir ‘kıl kesesi’ oluştururlar. Muayenede sıklıkla kuyruk sokumunda orta hattan dışarıya doğru çıkan bir kıl tanesi veya demeti izlenir. Bu içeride hapis kalan kıllar vücutta bir reaksiyon ve daha sonra enfeksiyon yaratırlar. Nadir olarak bu boşluklar içine kıl dışında kuş tüyü gibi yabancı cisimler girdiği de görülür.

Belirtileri:

  • Kuyruk sokumunda veya makatın arka yukarı tarafında küçük şişlikler
  • Kaşıntı
  • Kıllı veya kılsız milimetrik delikler (kıl kesesinin derideki açıklığı)
  • Bu deliklerden akıntı veya kan gelmesi

Makatta olan kıl dönmesi veya ‘endoanal’ veya ‘perianal pilonidal sinüs’ kıl dönmesinin makat kenarına (anal verge) açıldığı çok nadir bir durumdur. Makatta olan kıl dönmesinin başlıca üç nedeni vardır:

1. Kıl dönmesi aşağı yöne doğru ilerleyip bir makat çatlağı (anal fissür) veya makat fistülü oluşturabilir,

2. Mevcut olan bir makat fistülü (perianal fistül) içine kıl dolabilir,

3. Sağlıklı makat derisi içine kıl girebilir ve kuyruk sokumunda olduğu gibi makat derisinde yabancı cisim reaksiyonu oluşturur.

Kıl dönmesi hastalarının % 50’si kıl dönmesi apsesi (pilonidal apse) ile doktora başvururlar. Bu durumda, olguların % 70-80’inde şiddetli ağrı ve akıntı mevcuttur. Apse gelişmeden önce bölgede sadece bir kızarıklık olabilir. Apse, çıbanın ciltaltı yağlı dokuya doğru ilerlemesi neticesinde gelişir.  Kuyruk sokumunda apse ve akıntılar sürekli bir hal alır.

  • Yıllarca süren kronik ve iltihabi akıntılar sonrasında düşük bir oranda da olsa kıl dönmesinden (pilonidal sinüs) epidermoid kanser gelişebilir.

 

Tedavi:

  • Kıl dönmesi hastalığının tedavisi sıklıkla cerrahidir ve yukarıda belirtilen hastalık tipine göre girişim uygulanır.
  • Apse durumunda, basitçe antibiyotik tedavisi ile geriletebilir, ancak ileri durumlarda ise cerrahi olarak apsenin boşaltılması veya yarılması gerekebilir.

Apse boşaltılmasına rağmen, kıl kesesi olduğu gibi yerinde durduğu ve bu işlem sırasında sadece üzerindeki iltihap boşaltığı için, bu kıl keseleri sıklıkla zaman içinde ‘pilonidal sinüs’ veya ‘sinüs pilonidalis’ adı verilen kıl dönmesi sorununu yaratırlar.

Cerrahi tedavi

  • Primer kapatma: kistin cerrahi olarak çıkartılıp, yaranın dikilmesidir.
  • Açık bırakma: kistin cerrahi olarak çıkartılıp, yaranın açık bırakılmasıdır. Apseli olan olgularda tercih edilir. Yaranın kapanması 3-6 ay arasında zaman alır.
  • İntrofleksiyon: kistin cerrahi olarak çıkartılıp, yaranın kısmi olarak kapatılmasıdır. Yaranın kapanması 2-3 ay arasında zaman alır
  • Flep yöntemi: Limberg, Karidakis gibi flep yöntemleri ağırlıklı olarak tercih edilir. Buradaki tedavinin esası farklı birbölgedeki dokuları oluşan boşluk alanına kaydırmak ve hastalığın meydana geldiği orta hattın yönün saptırmaktır.

Lokal anestezi altında fistül duvarlarının çıkartılması (eksizyon)

Hastanede bir gün yatış ve ardından bir hafta kadar yatak istirahati gerektirir. Yara iyileşmesi ortalama olarak 2-3 hafta içinde olur.

Tekniklere göre değişmekle birlikte, kıl dönmesi ameliyatı sonrasında, % 5-15 arasında değişen nüks veya tekrar etme oranları mevcuttur.Kıl kesesinin tümünün ameliyatla alınması sonrasında, ameliyat sahasında bir iyileşme (granülasyon) dokusu oluşur ve bu bölgenin kılları, deri artıklarını oraya tekrar çekebilir ve böylelikle bir yabancı cisim reaksiyonu oluşturarak kıl dönmesi hastalığının tekrarlamasına yol açabilir.

Ameliyatsız yöntemler: Tedavisinde ameliyata alternatif lokal tedavi yöntemleri vardır. Kıl dönmesi apsesi durumunda halk arasında kara merhem diye bilinen pomadın (ham petrol özelliğindeki karışımın sülfürik asit ile muamele edilerek suda çözünür hale getirilmiş şekli) sürülmesinin etkili olduğu ancak soruna geçici bir çözüm ürettiği bilinmektedir.

Kıl dönmesinin lokal tedavisinde en sık olarak gümüş nitrat ve fenol gibi kimyasal maddeler kullanılmaktadır. Bu kimyasal maddeler fistül girişlerinden içeriye verilir ve bu işlemler ortalama 10-15 dakika içinde tamamlanır. Haftalık veya iki haftalık kontrollerle ortalama  4-6 hafta içinde iyileşme olması beklenir. Bazen lokal anestezi altında fistüller arasındaki ilişkileri kesmek gerekebilir. Uygun koşullarda deneyimli ellerde yapıldığında gayet olumlu sonuçlar alınabilmekte ve nüks etme yani tekrarlama şansı % 8-10 civarında olmaktadır. Hasta birkaç kez üst üste hekime yara bakımı amaçlı gitmelidir. Bazı cerrahlar hangi yöntemle tedavi edilirse edilsin, kıl dönmesi (pilonidal sinüs) hastalığının 40 yaştan sonra kendiliğinden gerileyeceğine inanırlar, bu nedenle komplike hastalık olmadıkça ameliyat önermezler. Son yıllarda bu görüşün destekçileri artmaktadır. Tüm dünyada doğal ilaçlar ve alternatif tedavilere karşı giderek artan bir eğilim içinde hastalarında  alternatif tedavi yönünde talepleri giderek yoğunlaşmaktadır.

Nüksü nasıl önleriz:

  • Hekimin önerdiği şekilde, hastalar temizlik ve pansumanları yaptırmalı
  • Yara veya kıl giriş delikleri iyileştikten sonra, kuyruk sokumu oluğu her gün yıkanıp silinerek boşta gezen kıllar temizlenmelidir.
  • Çok kıllı olanlar, kuyruk sokumu oluğunu, haftada bir kez kıl dökücü krem ile veya cımbızla temizlemeli, kaba etlerini genişçe traş ettirmeli.