Varis özellikle deri altındaki toplardamarların genişlemesi, kıvrıntılı bir şekle bürünerek uzamasıdır. Varisler çoğu kez bacak derisinin altında mavimsi renkte değişik çaplarda kıvrıntılı kabarıklıklar şeklinde görülür. Bir diğer varis şekli ise kılcal damar çatlamaları veya örümcek şeklinde görülen varislerdir. Varisler yıllarca görünüm dışında bir şikayete yol açmadan kalabilir. Ancak zamanla varisler ağrılı hale de gelebilir. Bacaklarda şişme ve bir süre sonra kronik toplardamar (venöz) yetmezliği gelişebilir. Varisli olan damarda kan pıhtısı oluşabilir ve tromboflebit olarak bilinen bu durumda bacakta ağrı, şişme ve kızarıklık olur.
Genel anlamda kadınların %50-55 inde, erkeklerin ise %40-45 inde çeşitli toplardamar sorunu bulunur. Varisler 50 yaşının üzerindeki her iki insandan birinde vardır.
Varis oluşumunu tetikleyen bazı faktörler vardır. Bu faktörlere sahip kişilerde varis daha sık görülür:
Ancak bu faktörlerin olması her zaman varis gelişeceği anlamına gelmez. Bu faktörleri taşıyanlarda, taşımayanlara göre daha fazla oranda varis görülmektedir.
Varisin gelişim mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Bir çok etken bir araya geldiğinde varis oluşmaya başlar. Toplardamar duvarında zayıflık, basınç artışı gibi yapısal değişiklikler, genetik yatkınlık ve damarın moleküler yapısını bozan etkenler bir araya geldiğinde varis oluşumu gerçekleşir. Toplardamarlarda basınç artışına yol açan etkenler örneğin gebelik, ayakta ya da oturarak uzun süre kalmayı gerektiren durumlar, kabızlık, az lifli gıdayla beslenme alışkanlığı, meslekler, şişmanlık, sıkı kıyafetler varis gelişimine katkıda bulunabilirler. Bu olayların yanı sıra toplardamarları zayıflatan nedenler örneğin hormon kullanımı, gebelik, kadın cinsiyet, yaşlılık, sigara, söz gelimi akrabalarda varis olması gibi genetik etkenlerde varis gelişimine katkıda bulunabilirler. Bunların dışında toplardamarlarda tıkanıklık yada pıhtı olan kişilerde ileride varis gelişme olasılığı daha fazladır.
Variste toplardamarlardaki sorun nerededir?
Variste çoğu kez kapakçık sisteminde yetmezlik vardır. Yani yukarı gönderilen kan, kapaklar bozuk olduğu için sürekli aşağıya doğru geri kaçar. Bu durum reflü olarak ifade edilir ve daha aşağılarda toplardamar basıncında artışa yol açar. Kapak yetmezliğinin neden olduğu bu yüksek basınçla toplardamarlar genişler, uzar, kıvrılır ve varisler oluşur. Bu nedenle varis oluşumunda en sık karşılaşılan neden kapak bozukluğu yada yetmezliğidir. Bu sorunun en çok karşılaşıldığı bölge ise ayak bileği ile kasık arasında yer alan büyük safen toplardamarıdır. Burada çoğu kez safen toplardamarının kasıkta ve daha derinde yer alan femoral damara döküldüğü yerde başlayan bir kapak yetmezliği sonrası aşağıya doğru bütün kapaklarının bozulması sonucunda bacakta varisler oluşmaktadır.
Bunun yanısıra belirli bölgelerde yüzeyeldeki kanın derine akmasını sağlayan perforan damarlarda kapak yetmezliği oluştuğunda ters yöne akım sonunda büyük safen damarında da aşağıdan yukarıya doğru yetmezlik oluşturarak varis oluşabilir.
Bir diğer neden ise toplardamarlarda pıhtılar sonucunda oluşan tıkanıklıklardır. Böyle durumlarda tıkalı olan damarı aşabilmek için kan yüzeyel toplardamarlara yönelip, onların genişlemesine ve varis haline dönmesine neden olur.
Bazen toplardamar sisteminde yaygın bir sorun olmadan, sadece bölgesel bir toplardamarda bilinmeyen bir nedenden varis gelişebilir.
Varislerin neden olduğu başlıca şikayetler:
Kılcal damar varisleri, kılcal damar çatlamaları, örümcek şeklinde damarlar yada tıptaki adı ile telenjektaziler 30-50 yaş grubundaki kadınlarda östrogen ve gebelik gibi hormonsal değişikliklere bağlı olarak ortaya çıkarlar. Ciltte yüzeyel yerleşim gösterirler. 1 mm den daha az çaptadırlar. Deriden kabarık olmadıkları için elle hissedilmezler. Mavi veya kırmızı çizgisel renk değişiklikleri olarak görülürler. Bölgesel olarak örümcek ağına benzer yaygın çizgisel oluşumlar şeklindedirler. Genellikle ailede ve akrabalarda da benzer varisler vardır. Kılcal damar varisleri çoğu kez görüntü dışında bir şikayet oluşturmazlar. Zamanla ve yaşla sayıları artar.
Ciltten hafif kabarık, mavi renkli, kıvrıntılı ve elle zor hissedilebilen varislerdir. Bacakta her bölgede olabilmekle beraber özellikle diz arkasında görülürler. Venöz yetmezliğin ileri evrelerinde ayak bileği çevresinde yaygın olarak bulunurlar.
Büyük ve küçük safen toplardamarlarının seyirleri boyunca görülen büyük geniş kıvrımlar oluşturan, elle ve gözle kolayca fark edilebilen varislerdir. Bunlar 4 mm’ den büyük çaplıdırlar. Cilt altında seyrettikleri için genellikle derinin rengini değiştirmezler. Damarın kendine ait yeşilimsi renginin yansıması görülür. Özellikle baldır çevresinde ve bacağın iç yüzünde görülebilir. Varislere ait bütün yan etkileri oluşturabilir. Zamanla büyüyebilir, sayısı artabilir.
Çoğu kez varisler sadece kozmetik sorun oluştururlar. Ancak uygun bir şekilde tedavi edilmediğinde ilerler ve aşağıdaki sorunların gelişimine neden olabilirler:
Varisin neden olabileceği en önemli sorun varislerin içinde pıhtı oluşmasıdır. Varisli damarlar içinde kan akımı yavaşladığı için diğer bazı faktörlerinde etkisi ile pıhtı oluşabilir. Ağrı, kızarıklık ve şişlik ile karakterize olan ve iyileşmesi haftalar süren bu durum flebit olarak bilinir. Bazen pıhtı varisli damarlardan daha derindeki ana toplardamarlara ulaşıp bu damarları tıkar ve durum “derin ven trombozu” olarak ifade edilir. Bu durumda pıhtının akciğere gidip akciğer damarlarını tıkaması (akciğer embolisi) ve nadiren ölüme kadar yol açabilen sorunlar yaratması mümkündür. Varisli damarlar uygun bir şekilde tedavi edilmediğinde zaman içinde bacaklarda şişlik, ayak bileklerinde derinin renginde koyulaşma, kalınlaşma ve bazen yara oluşumu (venöz ülser) ile karakterize toplardamar yetmezliği gelişebilir. Aynı durum derin ven trombozu geçirmiş bacaklarda da yıllar içinde oluşabilir.
Varislerde tedavinin iki amacı vardır. Bunlar hastada varise neden olan ama hastanın genelde farkında olmadığı yetmezlikli damarı ve hastanın şikayetçi olduğu varisleri ortadan kaldırmakdır.
Varise neden olan yetmezlikli damar -ki bu genelde kasık ile ayak bileği arasında yer alan safen toplardamarıdır- ameliyat, laser, radyofrekans veya köpük ile tedavi edilebilir.
Varise neden olan damarın cerrahi olarak çıkartılması olan ameliyat en klasik tedavidir ve genelde anestezi ile yapılır , iyileşmesi diğerlerine göre daha uzun ve zahmetli olabilir.
Damarı içerden ilaç vererek tıkamayı sağlayan köpük skleroterapisi en kolay ve en az ağrılı ancak tek başına yapıldığında varisin tekrarlama olasılığının en yüksek olduğu tedavidir. Bu nedenle kasıktan damar küçük bir cerrahi işlemle bağlandıktan sonra uygulanmaktadır.
Laser ve radyofrekansta ise diz hizasından damar içine bir kateter yerleştirilmekte ve bu kateterden laserde yüksek enerjili bir ışın, radyofrekansta ise radyodalgaları verilerek oluşturulan ısı ile damarın içerden yakılması/dağlanması sağlanmaktadır. Kesi, dikiş, anestezi gerekmeyip, sadece damar çevresine uyuşturucu ilaç enjeksiyonu gerekir. Günümüzde bütün tedaviler “günü birlik” yani aynı gün yatış, ameliyat ve taburculuk şeklinde yapılabilmektedir.
Hastayı hekime getiren ve hastanın şikayetçi olduğu varisler ise aynı seansta veya sonra ameliyat (miniflebektomi) ya da içine köpüklü bir ilaç enjekte edilerek (köpük skleroterapisi) tedavi edilebilir. Son yıllarda buharlı yöntemlerle de bu damarlar yok edilebilmektedir.
Varisin gelişimini engelleyen etkin bir yöntem yoktur. Fakat dolaşımın düzenlenmesi ve bacak kaslarının güçlendirilmesi varisin ortaya çıkmasını ve yayılmasını azaltabilir. Geleneksel olarak önerilen yöntemler ise şunlardır: