Kıl dönmesi, kılların kuyruk sokumu, kasık bölgesi, genital bölge, koltukaltı ve nadiren göbekte cilt altına geçip yara,apse ve fistül (tünel) oluşturmasıdır.
Kıl dönmesi, sıklıkla bir kıl kökünün iltihaplanması ve çıban (follikülit veya fronkül) oluşturması ile kıl kökü etrafında şişme ya da ödem yaratır ve kıl kökü tıkanır. Bu tıkanmış olan iltihaplı kıl kökü deri altı yağlı doku içine doğru patlar (rüptür) ve kıl kökü apsesi (pilonidal apse) oluşturur. Bu kıl kökü apsesi zaman içinde deri içinden bir tünel (sinüs) oluşturarak klasik kıl dönmesi (sinüs pilonidalis) sorununu oluşturur. Olguların yaklaşık % 90’ında bu tünelin (pilonidal sinüs), kılların ilerleme doğrultusu olan hastanın başı yönünde, gittiği bilinmektedir. Bu nedenle sıklıkla delik ağzı makattan 5-8 cm uzaklıktadır, çok ender vakalarda tünel (pilonidal sinüs) yukarı değil de aşağıya doru büyür ve makattan 4-5 cm mesafede olabilir. Kıl dönmesi apsesi (pilonidal apse) cilde doğru kendiliğinden açıldığında kuyruk sokumu üzerinde tünel (sinüs pilonidalis) oluşmuş demektir. Böylelikle iki kaba et arasındaki oluktan (intergluteal sulkus) yanlara doğru tünel (sinüs pilonidalis) ilerler ve derideki ağzını yapar. Gevşek ve yumuşak kıllar kalçanın hareketleri ile sürtünme sonucunda bu tünel (pilonidal sinüs) içine çekilir veya emilir. Kıllar ucundan içeri girerler ve kök kısmı onların dışarı atılmalarını engeller ve böylelikle içeride hapis kalarak adeta bir ‘kıl kesesi’ oluştururlar. Muayenede sıklıkla kuyruk sokumunda orta hattan dışarıya doğru çıkan bir kıl tanesi veya demeti izlenir. Bu içeride hapis kalan kıllar vücutta bir reaksiyon ve daha sonra enfeksiyon yaratırlar. Nadir olarak bu boşluklar içine kıl dışında kuş tüyü gibi yabancı cisimler girdiği de görülür.
Makatta olan kıl dönmesi veya ‘endoanal’ veya ‘perianal pilonidal sinüs’ kıl dönmesinin makat kenarına (anal verge) açıldığı çok nadir bir durumdur. Makatta olan kıl dönmesinin başlıca üç nedeni vardır:
1. Kıl dönmesi aşağı yöne doğru ilerleyip bir makat çatlağı (anal fissür) veya makat fistülü oluşturabilir,
2. Mevcut olan bir makat fistülü (perianal fistül) içine kıl dolabilir,
3. Sağlıklı makat derisi içine kıl girebilir ve kuyruk sokumunda olduğu gibi makat derisinde yabancı cisim reaksiyonu oluşturur.
Kıl dönmesi hastalarının % 50’si kıl dönmesi apsesi (pilonidal apse) ile doktora başvururlar. Bu durumda, olguların % 70-80’inde şiddetli ağrı ve akıntı mevcuttur. Apse gelişmeden önce bölgede sadece bir kızarıklık olabilir. Apse, çıbanın ciltaltı yağlı dokuya doğru ilerlemesi neticesinde gelişir. Kuyruk sokumunda apse ve akıntılar sürekli bir hal alır.
Apse boşaltılmasına rağmen, kıl kesesi olduğu gibi yerinde durduğu ve bu işlem sırasında sadece üzerindeki iltihap boşaltığı için, bu kıl keseleri sıklıkla zaman içinde ‘pilonidal sinüs’ veya ‘sinüs pilonidalis’ adı verilen kıl dönmesi sorununu yaratırlar.
Hastanede bir gün yatış ve ardından bir hafta kadar yatak istirahati gerektirir. Yara iyileşmesi ortalama olarak 2-3 hafta içinde olur.
Tekniklere göre değişmekle birlikte, kıl dönmesi ameliyatı sonrasında, % 5-15 arasında değişen nüks veya tekrar etme oranları mevcuttur.Kıl kesesinin tümünün ameliyatla alınması sonrasında, ameliyat sahasında bir iyileşme (granülasyon) dokusu oluşur ve bu bölgenin kılları, deri artıklarını oraya tekrar çekebilir ve böylelikle bir yabancı cisim reaksiyonu oluşturarak kıl dönmesi hastalığının tekrarlamasına yol açabilir.
Ameliyatsız yöntemler: Tedavisinde ameliyata alternatif lokal tedavi yöntemleri vardır. Kıl dönmesi apsesi durumunda halk arasında kara merhem diye bilinen pomadın (ham petrol özelliğindeki karışımın sülfürik asit ile muamele edilerek suda çözünür hale getirilmiş şekli) sürülmesinin etkili olduğu ancak soruna geçici bir çözüm ürettiği bilinmektedir.
Kıl dönmesinin lokal tedavisinde en sık olarak gümüş nitrat ve fenol gibi kimyasal maddeler kullanılmaktadır. Bu kimyasal maddeler fistül girişlerinden içeriye verilir ve bu işlemler ortalama 10-15 dakika içinde tamamlanır. Haftalık veya iki haftalık kontrollerle ortalama 4-6 hafta içinde iyileşme olması beklenir. Bazen lokal anestezi altında fistüller arasındaki ilişkileri kesmek gerekebilir. Uygun koşullarda deneyimli ellerde yapıldığında gayet olumlu sonuçlar alınabilmekte ve nüks etme yani tekrarlama şansı % 8-10 civarında olmaktadır. Hasta birkaç kez üst üste hekime yara bakımı amaçlı gitmelidir. Bazı cerrahlar hangi yöntemle tedavi edilirse edilsin, kıl dönmesi (pilonidal sinüs) hastalığının 40 yaştan sonra kendiliğinden gerileyeceğine inanırlar, bu nedenle komplike hastalık olmadıkça ameliyat önermezler. Son yıllarda bu görüşün destekçileri artmaktadır. Tüm dünyada doğal ilaçlar ve alternatif tedavilere karşı giderek artan bir eğilim içinde hastalarında alternatif tedavi yönünde talepleri giderek yoğunlaşmaktadır.