Safra Kesesi Hastalıkları
Ekim 12, 2015
Apandisit Hastalıkları
Ekim 12, 2015

Pankreas kisti

Pankreas adlı midenin arkasında yer alan yaklaşık 15 cm uzunluğunda olan sindirim ve hormon salgılama işlevleri olan karın içi organın üzerinde gelişen sıvı içerikli tümörlere (kist) verilen addır. Pankreas’ın baş, gövde ve kuyruk olmak üzere başlıca üç kısmı bulunur. Pankreas kistlerinde her kistte olduğu gibi bir kist duvarı yani çeperi mevcuttur, buna karşın pankreatit hastalığı sonrasında gelişen yalancı kistlerde (psödokist) kist duvarı bulunmaz ve duvarın yerine dokular arası bağ dokusu görülür.

 

Pankreas kistleri birkaç milimetreden, birkaç santimetre çapa kadar değişebilirler. Çoğu pankreas kisti iyi huyludur, ancak bazıları kanser özellikleri veya eğilimi taşırlar. Seröz kistler berrak sıvıdan oluşur ve kanser riski taşımazlar, ancak müsinöz kistler protein içerikli bir sıvı içerirler ve kanserleşebilirler. Pankreas kistlerinin oluşturduğu belirtiler çapları ile ilişkilidir. Büyük olan kistler karın ağrısı yapabilir. Pankreas’ın baş kısmında yer alan kistler bası sonucunda cerrahi sarılık oluşturabilirler. Pankreas kistleri başlıca inflamatuvar ve inflamatuvar olmayan kistler olarak ikiye ayrılır. İnflamatuvar pankreas kistleri selim (iyi huylu) olurlar, inflamatuvar olmayan pankreas kistleri ise iyi huylu, kansere eğilimli ve kanser olarak üç tipte olurlar. İnflamatuvar pankreas kistlerinin büyük çoğunluğu pankreatit sonucunda gelişen pankreas yalancı kistlerinden (psödokist) oluşur.

Seröz kistadenomlar: Bu kistlerin büyük bir çoğunluğu iyi huylu olup, sıklıkla orta yaşlı kadınlarda görülürler. Çoğunlukla küçük çaplı olup ağrı vermezler.

Müsinöz kistadenomlar: Bu kistlerin % 30’u kanser riski taşırlar. Sıklıkla orta yaşlı kadınlarda görülürler ve pankreas’ın gövde ve kuyruk kısmında yer alırlar.

İntraduktal papiller müsinöz tümörler: Bu kistlerin % 40-50’si kanser riski taşırlar. Sıklıkla orta yaşlı erkeklerde görülürler ve pankreas’ın baş kısmında yer alırlar. Bu hastalara ERCP yapılırsa pankeras kanalından bol miktarda mukus içerikli bir sıvı salgıladıkları görülür.

Solid psödopapiller pankreas tümörleri: Bu tümörler çok ender olup, genç Asyalı kadınlarda ve siyah ırkta rastlanır. Büyük çaplara ulaşabilir ve habaset (kanserleşme) riski taşırlar. Cerrahi olarak çıkartılırlarsa sonuçlar çok yüz güldürücüdür.

Teşhis;

Pankreas kistlerinin büyük bir bölümü belirti vermediğinden tesadüfen veya farklı bir yakınma sonrasında yapılan bir ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi veya MR tetkiki sonrasında tespit edilirler. Pankreas kistlerinin iyi huylu, kanser eğilimi taşıyan ve kanser ayırımını yapmada en etkili araştırma yöntemi endoskopik ultrasonografi (EUS) veya endosonografi’dir. Endoskopik ultrasonografi (EUS) tetkiki ucunda küçük bir ultrason tranduseri tespit edilmiş olan bir endoskop ile yapılır. Endosonografi işlemi sırasında bazı ince uçlu iğneler yardımı ile pankreas kisti içinden patoloji tetkiki yapılmak üzere örnek alınabilir. Bu sıvı örneğinden patoloji tekiki dışında, amilaz tetkiki ve bir tümör belirteci olan karsino-embriyojenik antijen (CEA) bakılabilir.

Tedavi

– Pankreas kistlerinin tedavisinde en önemli nokta ameliyat öncesinde kistin iyi huylu (benign), yada kötü huylu (malign) olduğunu anlamaya çalışmaktır, çünkü iyi huylu kistlerde bir tedavi gerekmezken, kötü huylu kistler ameliyat edierek çıkartılmalıdır.
– Pankreas yalancı kistleri (psödokist), mide çıkışında veya safra kanalında bir tıkanıklığa neden olurlarsa veya iltihaplanırlarsa ameliyat gerektirebilirler.
– Küçük pankreas kistleri (2 cm’den ufak) çok düşük kanserleşme riski taşırlar (% 3.5). Ona rağmen zaman içinde bu kistlerin büyüyerek kanserleşebildikleri izlenmektedir.

– Genç ve sağlıklı erişkinlerde belirlenen 2 cm’in üzerindeki çaptaki pankreas kistleri cerrahi olarak çıkartılarak tedavi edilirler.

– Yaşlılarda gözlenen 2 cm’in üzerindeki çaptaki pankreas kistlerinde endoskopik ultrasonografi (EUS) veya endosonografi yapılarak kist sıvısından örnek alınarak patoloji ve CEA tetkikler yapılması tercih edilir.

 

PANKREATİT

Pankreas adlı midenin arkasında yer alan yaklaşık 15 cm uzunluğunda olan sindirim ve hormon salgılama işlevleri olan karın içi organın aniden gelişen iltihabıdır. Pankreas organının başlıca iki fonksiyonu vardır. Birincisi sindirim görevi ve ikincisi hormon salgılama görevidir.  1. Sindirim görevi: Pankreas kanalı aracılığı ile sindirimde görev alan kimyasal maddeler (enzimler) bağırsağa akar. Bu enzimler nişastaları sindirmeye yarayan amilaz, yağları sindirmeye yarayan lipaz ve proteinleri sindirmeye yarayan tripsinojendir.  2. Hormon salgılama görevi: pankreas’tan başlıca şeker düzeyini düşürmeye yarayan insülin ve şeker düzeyini arttırmaya yarayan glukagon adlı hormonlar salgılanır.

Nüfusta ortalama 3,000 kişide birinde akut pankreatit görülür. Bu olguların yaklaşık % 20’si şiddetli tiptedir.

Akut pankreatit sebepleri; – En sık nedeni (% 90) safra kesesinden safra kanalına ve pankreas kanalına doğru düşen

çamur ve küçük taşlardır.

– Alkol bağımlılığı

– Kanda kalsiyum düzeyinin artması

– Büyük ameliyatlar sonrasında

– Bazı enfeksiyonlar ile

Belirtileri:

– Şiddetli ve yaygın karın ağrısı; kuşak tarzında olup, bele doğru yayılabilir

– Bulantı ve kusma

– Sarılık

– Şok durumu (fenalık hissi ve tansiyon düşmesi)

– Ateş

– Yüksek nabız

Tedavi:

Geçmişte akut pankreatit tedavisi ağırlıklı olarak cerrahi iken, günümüzde daha çok tıbbi tedavi, yoğun bakım desteği ve gerektiğinde cerrahi girişim şeklini almıştır. Tedavi akut pankreatit atağının şiddeti ile ilgilidir. En sık oluşan akciğer ve böbrek komplikasyonları gelişmezse hastalık kendiliğinden iyileşir. Akciğer yetersizliği durumunda solunum makinesi ile destek gerekebilir, böbrek yetersizliği durumunda dializ makinesi ile destek gerekebilir. İlk olarak hasta hastaneye yatırılarak damardan serum tedavisine başlanır. Pankreas psödokisti (yalancı kist) belirli bir büyüklüğe erişirse pankreas’ın iyileşmesine engel olur ve drene edilmeleri gerekebilir. Pankreas’ın iyileşmesi ortalama 6 hafta kadar sürer. Hasta bu dönem içinde bulantı ve kusma yakınmaları nedeniyle ağızdan beslenemeyebilir ve bir sonda yardımı ile direkt olarak bağırsağa mama verilmesi (total enteral beslenme – TEB) veya damardan şekerli sıvıların verilmesi (total paranteral beslenme – TPB)