Cerrahi Sarılık
Ekim 12, 2015
Safra Kesesi Hastalıkları
Ekim 12, 2015

Karaciğer Absesi

Karaciğer absesi, bakterilere, parazitlere veya mantarlara bağlı olarak gelişebilir. ABD’de en sık pyojenik abse, daha sonra ise amib absesi (Bölüm 9′a bakınız) görülür. Aşağıda anlatılanlar özellikle belirtilmedikçe bakteriyel abselerle ilgilidir.

Tek abseler ve multipl abseler eşit oranda görülürler. Soliter abseler sola göre sağ lobda daha sıktırlar ve özellikle diabetes mellitus’lu hastalarda daha sık görülürler. Multipl abseler genellikle her iki loba birden dağılmışlardır. Erken tanınan ve tedavi edilen soliter abse-lerde tedavi genellikle başarılı olduğu halde, multipl abselerde tedavi genellikle imkânsızdır. Multipl abselerin çoğu tedavisi imkânsız olan hepatobilier kanserlerin terminal belirtileridir.

 

Vakaların çoğunda karaciğer absesi gelişmesi, vücuttaki başka bir süpüratif olaydan sonra görülür. Abselerin çoğu safra kesesi ampiemi veya uzun sürmüş kolanjit gibi safra yollan infeksiyonlarının direkt yayılımı sonucu gelişir. Apandisit veya divertikülit gibi karın içi enfeksiyonları, portal ven yoluyla yayılarak karaciğer absesine neden olabilir. Bazı vakalarda ise bakteriel endokardit, üriner infeksiyon veya pnömoni gibi hastalıklar sonucu oluşan jeneralize sepsise bağlı olarak abse gelişir. Vakalann %10-15′inde daha önceden mevcut bir infeksiyon odağı gösterilemez (kriptojenik abse). Nad» görülen sebebler arasında amib absesinin, hidatik kistin veya kon-jenital hepatik kistin sekonder bakteriyel infeksiyonu sayılabilir.

Vakaların çoğunda sorumlu mikroorganizma barsak kaynaklıdır. En sık görülenleri Eschericia coli, Bacteroides ve anaerobik streptokoklardır. Primer infeksiyon bakteriel endokardit veya pnömoni ise çoğunlukla stafi-lokok veya diğer gram-pozitif mikroorganizmalar izole edilir.

Vakaların bazılarında başka bir aktif infeksiyonunun komplikasyonu olarak karaciğer absesi gelişir; diğerlerinde ilk sepsisin iyi-leşmesiyle karaciğerde infeksiyon görülmesi arasında’ aylar veya yıllar geçebilir, ilk durumda karaciğer absesi tanısı koymak zor değildir fakat primer hastalık ile abse gelişimi arasında bir süre geçmişse tanıda önemli gecikmeler olabilir.

Karaciğer Kist Hidatik (Echinokokkozis):

Kist Hidatiğinin etkeni Ekinokokkus granulosus denen parazittir. En sık karaciğere ve karaciğerin de en sık sağ lobuna yerleşir. Etken zamanla karaciğer içerisinde içi sıvı dolu bir kist oluşturur ve büyümeye devam eder. Bu kist içerisindeki sıvıda, kistin patlaması durumunda ulaştığı her yerde yeni kistler oluşturabilen ‘kız kistler’ vardır. Kistler karın içine, safra yollarına, göğüs boşluğuna açılabilirler. Basit kistler genellikle bulgu vermez, bulgu verdiğinde ise en sık şikayet karın ağrısıdır. Kist infekte olduğunda, karın içine, göğüs boşluğuna, safra kanallarına açıldığında yada diğer organlara bası yaptığında karın ağrısına ek olarak ateş, sarılık, titreme gibi bulgulardan, şok dediğimiz hayatı tehdit eden durumlara kadar değişen sonuçlar doğurur. İndirekt hemaglütinasyon testi tanıda kullanılan değerli bir testtir. Direkt grafi, bilgisayarlı tomografi, Ultrasonografi, MR gibi görüntüleme yöntemleri de tanı ve takipte kullanılır. Hastalara öncelikle ilaç tedavisi başlansa da, çoğu hastada ilaç tedavisine yanıt olmadığından, tedavi cerrahidir. Cerrahi olarak seçilecek yöntem hastanın durumuna ve kistin özelliğine bağlı olarak belirlenir. Cerrahi tedavinin prensipleri kistin inaktivasyonu, üremesini sağlayan zarın tam olarak çıkarılması ve kist boşluğunun çeşitli metodlarla kapatılmasını içerir. Son yıllarda, bazı seçilmiş ve uygun vakalarda, görüntüleme yöntemleri eşliğinde ciltten sokulan bir iğne yardımıyla kistin boşaltılması ve içine alkol injeksiyonu ile de başarılı sonuçlar alınmaktadır.

Karaciğer Hemanjiomu:

Hemanjiomlar iç organlar arasında en sık karaciğerde bulunur. Karaciğerin en sık rastlanan nodülü olup, kadınlarda 5 kat daha sık rastlanır. Genellikle 50mm altında olup, bulgu vermez. Çoğunlukla MRI, Tomografi gibi görüntüleme yöntemleri ile tesadüfen saptanır. Boyutları büyük dahi olsa hastada bulgu vermeyebilir. Tanısı Ultrasonografi, Tomografi, MR ve Sintigrafi ile konulur. Hemangiom tespit edilen hastalarda yaklaşım hastanın düzenli aralıklarla takibidir. Boyutları büyük dahi olsa hastada bulgu oluşturmayan, hızlı büyüme tespit edilmeyen, travma riski taşımayan hemanjiomlarda düzenli aralıklarla takip önerilebilir. Nadiren gerekmekle beraber, tedavisi cerrahi olarak çıkarılmasıdır.

Karaciğer Kanseri

Karaciğerin en çok görülen primer kanseri hepatosellüler karsinom olup, en sık görülen malign tümörlerden biridir. Hepatit B ve hepatit C ile ilişkili olarak asya ve afrikada insidans artmıştır. Ayrıca, başta siroz olmak üzere aflatoxine maruz kalmak, metabolik hastalıklar, nitritler, hidrokarbonlar ve organik çözücüler de etyolojide hızlandırıcı etmenlerdir. Sirotik karaciğeri olan hastalarda kanser genellikle 50-60 yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Çoğu hastada semptomlar kanserin ileri derecede büyümesi ile ortaya çıktığından, tanı da geç konmaktadır. Semptomlar üst karın ağrısı, abdominal kitle, kilo kaybı, ascites, iştahsızlık ve portal hipertansiyon bulgularıdır. Büyük safra yollarına bası ile tıkanma sarılığı bulguları ve hipoglisemi, hiperkalsemi, hipertrofik pulmoner osteoartropati gibi paraneoplastik bulgular olabilir.

Hastaların çoğunda Alfa fötoprotein seviyeleri yükselmiştir. Tanıda USG, CT, MR ve anjiografi kullanılır. Halen en iyi tedavisi, eğer mümkün ise, tam cerrahi rezeksiyondur. Ancak çoğu hasta tanı konduğu anda tam cerrahi rezeksiyon şansını kaybetmiştir. Uygun vakalarda hem postoperatif nüksü hem de postoperatif karaciğer yetmezliğini azaltmak için karaciğer transplantasyonu uygulanabilir. Bunun yanında kanser hücrelerini hasara uğratacak kriocerrahi, radyofrekans ablasyon, perkütan alkol enjeksiyonu gibi metodlar da vardır. Tam cerrahi rezeksiyonu mümkün olmayan vakalarda anjiografi ile karaciğer kanserinin bulunduğu karaciğer kısmının damarının tıkanarak kanserli dokunun kan akımının durdurulması işlemi uygulanabilir.

Karaciğer Metastatik Tümörleri:

Karaciğerin kötü huylu tümörleri arasında en sık rastlanılanıdır. Kanserden ölen hastalarının yarıya yakınında karaciğerde metastaz bulunduğu tespit edilmiştir. Karaciğer metastazı olan hastalarda karın ağrısı, sarılık, kilo kaybı, yorgunluk, karaciğer enzimlerinin yükselmesi görülebilir. Karaciğer enzimlerinden özellikle ALP ve AST yüksekliği dikkat çekmekle birlikte tanıda en önemli yöntem kontrastlı BT (Bilgisayarlı Tomografi) dır. Karaciğerdeki metastatik tümörün tedavisinde tümörün çıkarılması, radyoterapi, tümörü besleyen arterin kapatılması gibi pek çok farklı tedavi yaklaşımı mevcuttur. Tedavide izlenecek yol primer tümörün türü, tümörün yerleşimi, hastanın durumu gibi pek çok kriterin, kapsamlı bilgi ve tecrübeye sahip cerrahi bir ekip tarafından değerlendirilmesiyle belirlenir.