Diyabetik Ayak
Şubat 11, 2016
  1. Meme kanseri nasıl bir hastalıktır? Sıklığı nedir?

 

Meme dokusunun hücrelerinde kötü huylu dönüşümle başlayan ve çevre dokulara yayılma ya da uzak organlara (metastaz) sıçrama da gösterebilen bir hastalıklar grubunun genel adı meme kanseridir. Bütün meme kanserleri aynı tipte tümör davranışı sergilemezler ve dolayısıyla hepsinin tedavisi de birbirinin aynı değildir.

 

Doğan her 12 ile 8 kız çocuğundan birinin ömrünün bir aşamasında meme kanseri teşhisi alması beklenmektedir.

 

Dünyada ve Türkiye’de kadınlarda en sık görülen kanser türü olup ülkemizde kadınlarda tüm kanser olgularının kabaca 4’te 1’i meme kaynaklıdır. 25-40 yaş grubundaki kadın kanserlerinin %35’i yine meme kanseridir.

 

  1. Nedenleri nelerdir?

 

Kadın olmak en önemli risk faktörüdür! Erkek / kadın meme kanseri oranı kabaca 1’e 100’dür. Meme kanserlerinin önemli bir alt grubunda kadınlık hormonu hastalığın ilerlemesinde en belirleyici etkendir.

 

Hormona maruz kalınan süre de bu anlamda belirleyicidir. Halk arasında, doğum yapmanın ve emzirmenin koruyucu etkisi olduğu yönünde yaygın bir kanaat vardır ki, esasında o da bu hususla ilişkilidir. Kadınlık hormonlarına doğurganlık çağındaki dozlarda maruz kalmayan çocuklarda meme kanserinin esas formlarının görülmemesi bundandır.

 

Periferik Östrojen miktarını artıracak faktörler (örneğin alkol tüketimi, obezite gibi) bu etkilerinden dolayı meme kanseri için de riski arttırmaktadırlar.

 

Genetik yatkınlık ve aile öyküsü de belirleyicidir.

 

  1. Belirtileri nelerdir? Teşhis nasıl konulur?

 

İlerlemiş meme kanseri olguları haricinde genellikle çok net belirtileri olmayabilir. Memede ele gelen kitle en önemli şüphe nedeni olmalıdır. Meme başında içeri çökme ya da derisinde gamzeleşme, şekil değişikliği, emzirme dönemi dışında meme başından akıntı, koltukta ele gelen şişlikler gibi belirtiler önemlidir ve ihmal edilmemelidir.

 

“Ağrı varsa kanser yoktur” çok sakıncalı bir şehir efsanesidir. Evet, pek çok kitlenin başlangıcında ağrı beklenmeyebilir. Ama ağrının yokluğu iyi huyluluk için yeterli ya da gerekli bir şart değildir.

 

Kadınların kendi kendilerine meme muayenesi yapmasını ve kendi meme dokularının “normal” olan formunu bilmelerini, anormallik sezdiklerinde hekime başvurmalarını salık vermekteyiz.

 

Teşhis için doğal olarak önce muayene, ardından da bazı görüntüleme yöntemleri ilk aşamadır. Meme başı akıntısı gibi hallerde akıntıdan alınan örneklerin sitolojik incelemeye tabi tutulması da bazı hallerde tanı koydurucu olabilir.

 

Mammografi, meme ultrasonu ve meme MR’ı hastanın yaşına ve özelliklerine göre kombine edilebilir. Bu görüntüleme yöntemlerinde şüphe duyulan alanlardan uygun yöntemlerle alınacak biopsilerle doku tanısı konur.

 

Yaygın bir yanlış kanaat ya da şehir efsanesi var. Maalesef,  bıçak değince tümörün üreyeceğine (tümörlerin dişisi ya da erkeği olmaz!) inanan insan sayısı hiç de az değildir. Doku tanısının yapılabilmesi biopsi olmadan mümkün değildir! Ve doku tanısı olmadan tedavinin hiçbir aşaması planlanamaz.

 

  1. Meme kanseri için tarama yöntemi var mıdır? Erken teşhisin önemi nedir?

 

Evet. Meme kanseri için tarama yöntemleri vardır.

 

Bilhassa mammografi için radyoaktif ışına maruz kalmanın yeni kanserlere neden olabileceğini savunan ve insanların zihinlerini bulandıran, bilimsellik kisvesindeki iddialar dikkate alınmamalıdır.

 

Tıp, kutsal ve değişmez bilgileri referans almıyor elbette. Ama bugün için en doğru bildiğimizi söylemezsek insanları yanlış yönlendirmiş oluruz. Ve bugün için meme kanserinde erken tanı için tarama yöntemleri altın standarttır. Bunda da esas, yaş gruplarına göre uygun aralıklarda mamografilerin çekilmesidir.

 

Son yayınlar ışığında mammografik tarama sıklığı 44-54 yaş grubu için yılda bir, 55-74 yaş aralığında 2 yılda birdir. 75 yaş sonrası için tarama öneren bir çalışma yoktur.

 

Aile öyküsü nedeniyle riski daha yüksek olan kadınlarda ya da başka bazı özel hallerde takip farklı bir sıklıkta ya da farklı bir yöntemle olabilir. Böyle bir durumda doğrudan hekimle iletişime geçilmesi gerekir.

 

Erken teşhis çok önemlidir! Hem yaşam süresini hem de yaşam kalitesini arttırır!

 

  1. Tedavi yöntemleri nelerdir?

 

Tedavinin asıl ayağı cerrahidir. Hem hastalığın kesin doku tanısının sağlanmasında, hem de evrelendirmenin yapılmasında ameliyat hayati bir öneme sahiptir.

 

Ameliyatla hastalıklı doku ve çevresinde bir miktar sağlıklı doku çıkartılır. Eskiden göğüs duvarını örten kasların bile çıkartıldığı ağır bir ameliyat türü uygulanmaktaydı. Şimdi hem farkındalığın artmış olması, hem de erken teşhis olanaklarının artması sayesinde tümörün küçük ve henüz yayılmamış bir halde yakalanması mümkün olabilmektedir.

 

Bu sayede meme koruyucu cerrahi seçenekleri de hastalara sunulabilir olmuştur. Koltuktaki lenf bezlerinin eskiden büyük bir kısmı çıkartılırken bugün işaretlemelerle örnekleme yapabilmek mümkündür. Bunlar uzun vadede hem kozmetik algıyı, hem de işlevselliği büyük ölçüde korumaya yardımcıdır ve yaşam kalitesini arttırmaktadır.

 

Ameliyat sonrasında nihai doku tanısı ve evreleme tamamlanır. Hastalığın tipine ve yayılım derecesine göre kemoterapi, ışın tedavisi ve hormon baskılayıcı ilaçlar ya da özel monoklonal antikorlar kullanılabilir.

 

Son 30 yılda tıbbi onkolojide ve radyasyon onkolojisinde sağlanan önemli gelişmelerle bu tedavilerin yan tesirleri de önemli ölçüde azaltılmış ve konfor önemli ölçüde artmıştır.

 

Tedavi uzun bir takip süreci gerektirir. En az 5 yıllık bir yakın izlem olacağı bilinmelidir. Hastalara bugün artık meme kanserinin tıpkı şeker hastalığı gibi, yaşam boyu takip gerektiren bir süreç olduğu anlatılmaktadır.

 

Gerek erken teşhis oranının artması, gerek de cerrahi ve medikal tedavi yöntemlerindeki gelişmeler sayesinde başarı oranı çok artmıştır. Sağkalım oranları yıldan yıla daha da düzelmektedir.

 

  1. Tedavi sonrasında şekil bozukluklarını düzeltmek için yöntemler var mı?

 

Elbette! Bunun için bir üst ihtisas bile neredeyse formel olarak oluşmuş durumda. ONKOPLASTİK MEME CERRAHİSİ diye anılmakta.

 

Memedeki şekil bozukluğuna göre implantlarla (silikon protezlerle) ya da kişinin kendi dokusundan çevirilen fleplerle bunları düzeltmek mümkündür.

 

Yine de, hastalarımızın ameliyat öncesindekinden bile daha iyi kozmetik sonuçlar beklememesini önemle belirtiyoruz. Beklentilerde gerçekçi olmak gerekir.

 

  1. Silikon protezler kanser yapar diyenler var. Bu ne kadar doğru?

 

Bilimde % 100’lerin ve % 0’ların bir yeri yoktur. Ama bugünkü bilgilerimiz ışığında, dünya çapındaki kurumlarca onaylanmış protez materyallerinin kanser yapmadığını %99,9 güvenilirlikle ifade edebilirim.

 

  1. Tedavi sürecinde dikkat edilmesi gereken hususlar var mı?

 

Cerrahi ya da radyoterapiye bağlı lenfödem dediğimiz durum, yani kolda şişlik gelişebilir. Bunun için özel fizyoterapi yöntemleri vardır.

 

Kemoterapinin özel takibiyle ilgili hususlara değinmeyeyim. Ama şunu belirtmekte fayda var: tamoksifen adlı hormon regülatörünü kullanmak durumunda olan kadınların jinekolojik kontrollerini tam ve zamanında yaptırmaları çok önemlidir. Çünkü o maddenin endometrium kanseri (rahim kanseri) ile ilişkisi sözkonusudur.

 

  1. Bitkisel ürünlerin ya da alternatif tıbbın yeri nedir?

 

ÖNEMLİ HUSUS: SAĞLAM BİR METODOLOJİ İLE ETKİLERİ SINANMAMIŞ VE YAN TESİR PROFİLİ BİLİNMEYEN HİÇBİR ÜRÜNÜ, HEKİMİNİZİN BİLGİSİ HARİCİNDE LÜTFEN KULLANMAYIN!

 

BEN ALTERNATİF TIBBI BİLEMİYORUM. BENİM BİLDİĞİM TEK TIP VAR, O DA UYGULAMAYA ÇALIŞTIĞIM. EĞER AKUPUNKTURLA YA DA HOMEOPATİYLE, TRANSANDANTAL SEYAHATLA YA DA YOGAYLA MEME KANSERİNİ TEDAVİ EDEBİLECEĞİNİ İDDİA EDEN BİRİLERİ VARSA, HASTALARA BİR AN EVVEL ONLARIN ÇEVRESİNDEN UZAKLAŞMALARINI ÖNERİRİM.

 

BİZİM TIBBIN KUSURLARI YOK DEĞİL. AMA ÖNGÖRÜLEBİLİR KUSURLARIN KURUMSAL MUHATAPLARI MEVCUT.

 

ŞARLATANLARA LÜTFEN PRİM VERMEYELİM.

 

  1. Hastalığın kişinin sosyal yaşantısına etkisi var mı?

 

Evet. Meme kanseri eş ve aile desteğinin önemli olduğu bir süreçtir. Bu konuda hastanın ruh halinin ne denli kırılgan olduğunu söylememe sanırım gerek yok.

 

Hastanın yakın çevresine çok büyük sorumluluk düşüyor. Lütfen bu konuda kendilerini yetersiz görüyorlarsa profesyonel yardım talebinde bulunsunlar.

 

Maalesef ben iyileşmiş ama aile düzeni yıkılmış hastalar da çok sayıda gördüğüm için bu ikazı önemsiyorum.