Nedeni bilinmeyen ve bağışıklık, kalıtımsal nedenler ve çevresel faktörler ile oluştuğu bilinen; Crohn Hastalığı, ülseratif kolit ve bunun gibi hastalıkları içerir. En sık başlama yaşı 15-25 arası veya 55-65 arası iken, tüm yaş gruplarında görülebilir. Ortalama olarak toplumda binde bir oranında gözlenir. Musevilerde diğer toplumlara göre 2-4 kat daha sıktır. Kadınlarda erkeklere oranla % 30 daha fazla görülür.
Ülseratif kolit, kalın bağırsakların iç yüzeyini döşeyen bölümün iltihaplanması ile seyreden bir hastalıktır. Olguların yaklaşık % 95’inde kalın bağırsağın son kısmı olan rektum bölümünün tutulumu vardır. Ülseratif kolit hastalığı sıklıkla makattan yukarıya doğru kalın bağırsak boyunca yayılır.
Kanlı, sümüksü ishal
Defakasyon olmadığı halde dışkı yapma isteği (tenezm)
– Kilo kaybı
– Kramp şeklinde karın ağrısı
– Bağırsak dışı belirtiler: eklem iltihapları, ağızda aftlar, göz bozuklukları, safra yolu darlığı (primer sklerozan kolanjit), böbrek taşları, toplar damar tıkanıklıkları
– Kalıtsal faktör: ülseratif kolit hastalarında p-antinötrofil sitoplazmik antikorları bulunur.
– Bağışıklık sistemi ile ilgili: bağırsak bakterilerindeki antijenlere karşı antikor gelişir.
– Genetik eğilim: 12. ve 16. kromozomlar ile ilgilidir.
– Çevresel faktörler
– Gıdalar: süt ve süt ürünleri ile belirtiler artabilir.
Ülseratif kolit hastalığı kişiden kişiye bulaşmaz. Ağrı kesici ilaçlar, aspirin, bazı antibiyotikler, doğum kontrol hapları hastalığın alevlenmesine neden olur.
1. Siklosporin (Neoral, Sandimmune):ameliyattan korunmak için çok önemlidir.
2. Siprofloksasin (Cipro): bakteri üremesini engeller.
3. Metronidazol (Flagyl):oksijensiz ortamda etkili olan bakterileri yok etmeye yarar.
4. Metilprednizolon veya prednizon:kronik iltihabi olayı baskılar
5. Sulfasalazin (Azulfidine):hafif ve orta şiddeteki hastalarda etkilidir.
6. Mesalamin 1. İnfliximab (Remicade): Tümör nekroz faktörü inhibitörüdür ve orta ve şiddetli düzeydeki ülseratif kolit vakalrında kullanılır.
7. Azatioprin (İmuran): bağışıklık sistemi dengeleyicisidir
İshal yapan gıdalardan kaçınılması önerilir. Özellikle kalın bağırsağın yaygın tutulduğu durumlarda, kanser gelişme riski hastalığın başlangıcından itibaren ilk 8-10 yıl içinde artmaya başlar. Uzun süreli hastalığı olan vakalara düzenli aralıklarla kolonoskopi yapılarak çok sayıda biyopsi alınması önerilmektedir.
– İlaç tedavisi ile yanıt alınamayan hastalarda
– Uzun dönemdir tedavi edilen fakat hastalık atağı sıklaşanlarda
– Kanserleşme riski olan (displazi varlığında) hastalarda ameliyat gerekebilir.
– Toksik megakolon (kalın bağırsağın yaygın ve şiddetli iltihabı) varlığında
– Bağırsak delinmesinde
– Bağırsak tıkanıklığında
– İlaçlara bağlı komplikasyonların gelişiminde
– Ülseratif kolit durumunda cerrahi tedavinin ana prensibi tüm kalın bağırsak ve rektum’un (kalın bağırsağın makata bağlanan son kısmı) çıkartılmasıdır. Bu sayede hastalık ortadan kaldırılmış olur.
– Kalın bağırsak çıkartıldıktan sonra bağırsağın devamlılığı ince bağırsağın (ileum) makata poş denilen rezervuar oluşturularak bağlanması (ileo-anal anastomoz) işlemidir.
– İnce bağırsağın (ileum) makata bağlanması (ileo-anal anastomoz) işlemi sonrasında ince bağırsağın biraz üst bölümünden deriye ağızlaştırma işlemi (torba veya ileostomi) yapılır.
– Burada, ameliyata ileostomi eklemekteki ana amaç, bağlantı yapılan bağırsak bölümünden (ileo-anal anastomoz) dışarıya bir sızıntı olmasını önlemektir.
– İleostomi geçici olsrak yapılır, yani kalıcı değildir. Genellikle, birkaç ay içinde ileostomi’nin kapatılması ve makat yolu ile dışkılamanın başlatılması hedeflenir.
Crohn hastalığı, sindirim sisteminin ağız boşluğu ile kalın bağırsak arasındaki tüm bölümlerini tutabilen iltihabi bir bağırsak hastalığıdır. Sıklıkla hastalığın ince bağırsağın son kısmını (ileum) ve kalın bağırsağın başlangıç bölümünü (çekum) tuttuğu bilinmektedir. Crohn hastalığının oluş nedeni çoğu zaman bilinmemektedir, ancak sıklıkla vücuttaki iltihabi (enflamatuvar) kimyasal medyatörlerin dengesizliği sonunda olduğu düşünülmektedir. Günümüzde, kalıtımsal (NOD2 geni), mikrobik (Mikobakterium paratüberkülozis, Psödomonas ve Listeria), bağışıklık sistemi ile ilgili (interlökinler and tümor nekrozan faktör – TNF), çevresel faktörlerle (sigara kullanımı), diyete bağlı, damarsal ve stres ile oluşabildiği ileri sürülmektedir. Crohn hastalığı, ortalama 100.000 kişide bir kişide görülür. Asya ve Afrika kıtalarında, diğer kıtalara göre biraz daha sıktır. Kuzeydeki ülkelerde son 50 yılda özellikle kalın bağırsakta görülme sıklığı artmıştır. Kentlerde ve üst sosyo-ekonomik grupta kırsal kesime oranla daha sık görülür. Beyazlarda siyahlara göre Crohn hastalığı daha sık görülür.
Crohn hastalığı, Musevi toplumunda tüm kıtalarda diğer toplumlara göre 2-4 kat daka sıktır. Kadın ve erkeklerde görülme sıklığında belirgin bir fark yoktur. Crohn hastalığı’nın 15-30 yaş ve 60-80 yaş gruplarında artıl gösterdiği bilinmektedir. Bağırsağın tüm katmanlarını tutan iltihabi gelişme yaratır ve bağırsakta darlık, ödem ve tıkanıklık oluşturabilir. Crohn hastalığı, bağırsaktan dışarıya sızıntı (fistül) oluşturabilir. Bunun sonucunda bağırsakta delinmeler ve apseler meydana gelir. Crohn hastalığına bağlı fistüller sıklıkla bağırsak ile bağırsak arasında (entero-enteral), bağırsak ile mesane (sidik torbası) arasında (entero-vezikal), bağırsak ile hazne (vajina) arasında (entero-vajinal), kalın bağırsak ile mide arasında (kolo-gastrik) ve bağırsak ile deri arasında (entero-kutanöz) tipte olabilirler.Crohn hastalığında, bağırsakta emilim bozukluğu (malabzorpsiyon) gelişebilir. Bu durum protein, yağ, safra ve kalori emilim bozukluğuna yol açabilir.Böbrek taşı oluşumunu arttırabilir. Crohn hastalarının % 30’unda makat fistülleri gelişir.
– Deride eritema nodozum, pyoderma gangrenozum ve psöriatik eritem adı verilen şişliklere neden olabilir.
– Crohn hastalığı, büyük eklemlerde artrit, ankilozan spondilit adı verilen eklem iltihaplarına neden olabilir. Ağızda aftlar gelişebilir.
>-Sümüksü(mukus), kanlı ve iltihaplı ishal
– Karın ağrısı: kramp şeklinde ve karın sağ alt kısmında ve göbekte ağrı gelişir.
– Kilo kaybı
– Bağırsak tıkanıklığı: bağırsak iç çeperi ödem nedeniyle daralır.
– Makat çatlağı (anal fissür), fistülü (perianal fistül), apse (perianal apse)
– Karın içi apseler (intra-abdominal ve retroperitoneal apse)
– Karın duvarında ele gelen sert kitle (kalınlaşmış bağırsak)
– Deri, ağız, göz, eklem, karaciğer, safra yolu belirtileri.
– Bilgisayarlı tomografi: bağırsaktaki fistül ve apseler görülebilir.
– Manyetik rezonans görüntüleme (MRG): safra yolu darlıkları, leğen kemiği içindeki fistülleri (makat fistülü vb.) gösterir.
Kolonoskopi: darlıkları gösterir, biopsi alınabilir
– Gastroskopi: ülseri gösterir, biopsi alınabilir
– Çift balonlu endoskopi: ince bağırsağı incelemeye yarayan endoskopi türüdür.
– Ultrasonografi: safra kesesi, yumurtalık ve tüplere ait sorunları gösterebilir.
Hastalık klinik olarak alevlenmeler ve sakin dönemlerle seyreder.
– Kronik ishal tedavisi: Loperamid (2-4 mg), difenoksilat ve atropin, morfin damla (8-15 damla)
– Safra asidi emiliminin düzenlenmesi: kolestiramin
– Kramp şeklinde karın ağrılarının önlenmesi: propantelin (0.125 mg), disiklomin (10-20 mg) ve hyosiyamin (0.125 mg)
– Kalın bağırsaktaki iltihabın azaltılması: Sulfasalazin, mesalamine (Asacol), Prednizon (40-60 mg/gün), azathioprin (2 mg/kg/gün), 6-merkaptopurin (6-MP)
– Fistül ve apse durumu: metronidazol 1-2 ay boyunca (1 g/gün), Siprofloksasin
– antiTNF antikorları: infliximab, adalimumab ve sertolizumab
– Bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar: Takrolimus, Mikofenolat mofetil, Natalizumab, Fontolizumab, Filgrastim (CSF)
– Bağırsak tıkanıklığı
– Bağırsak delinmesi
– Kan zehirlenmesi (toksik megakolon) gelişmesi (toksik megakolon)
– Karın içi apse gelişimi
Crohn hastalığında ameliyat tekniği, hastalıklı bağırsak bölümünün çıkartılması veya bypass yapılması ile devamlılığın sağlanması esasına dayanır. Zorunlu olmadıkça bu hasta grubunda bağırsak yaralarının iyileşme sorunu, hastalığın aynı belirtilerle çıkartılan bağırsağın dışındaki bölümlerde tekrarlaması ve bağırsağın farklı bölümlerinde daralma riski nedeniyle cerrahi girişimden kaçınılır. Crohn hastalığının ölüm riskini 1-5 kat arttırdığı bilinmektedir ve ölümler sıklıkla hastalığın başladığı ilk 4-5 yılda görülür. Hastalığın 15 yılında, hastaların % 94’ünün hayatta olduğu bilinmektedir. Yıllar ile birlikte hastalıktan yaşamı yitirme riski artar. Zaman içinde Crohn hastalığı nedeniyle hastaların % 10’unun yaşamları ciddi şekilde kısıtlanır.
Diyete lif eklenmesi bağırsak cidarının iyileşmesine katkı sağlar. İnce bağırsağın son bölümü (ileum) ameliyatla alınan hastalarda yağdan fakir elementer diyetin yararı vardır. Crohn hastalarında sıklıkla laktoz entoleransı olduğundan süt ürünlerinin alınması ile yakınmaları artar. Ancak, kalsiyum desteği yapmak gerekir. İnce bağırsakta hastalığı olan kişilerde iltihabi olayın aktif olarak devam ettiği bölgede kanser gelişebilir.